4 Mayıs 2010 Salı

Görebildiğin Ve Duyabildiğin Her Şeyde Ben Varım ! - 2.Bölüm

Selin geçen sene arkadaşlarıyla kutladığı 40.yaş gününün gecesinde görmüştü ilk defa o sesin sahibini.
Sesin sahibini önceleri annesi, sonraları ise yüzünü hiç hatırlayamadığı, o daha 3 yaşındayken iş için yurtdışına giden ve bir daha da geri dönemeyen babası  olarak hayal etmişti hep.

Duyduğu bu ses ve o sesin kendisine anlattıklarından o geceye kadar kimseye bahsetmemişti. O kadar emindi ki o sesin onun koruyucu meleğine ait olduğuna, annesi ya da babası ne farkederdi ki...
Ama o gece parti bitip de son 5 yıldır olduğu gibi yine evine yalnız başına döndüğünde, daha kapıyı açmak için anahtarı deliğe sokarken içini bir ürperti kaplamıştı. "Bir şeyler oluyor, garip bir şeyler !" dedi kendi kendine. "Herhalde içkiyi fazla kaçırdım." diye kendine kızacaktı ki, "Doğumgünümde iki kadeh fazladan içmişim, çok mu !" diyerek normalde hiç yapmadığı bir şeyi yaptı, kontrolünü kaybetmesinin ve olağandışı bu durumun üzerinde fazla durmadı.

Kapıdan içeri girmesiyle yatmaya hazırlanması arasında geçen zaman içerisinde sanki herşeyi gözü kapalı yapıyordu. Mutfağa gidip yatarken başucuna koymak üzere kocaman bir bardak suyunu alması ve sabah kalktığında ilk iş olarak çalıştırdığı kahve makinesinin içine daha bu sabah öğüttüğü kahveden iki kaşık koyması, tuvalete gidip dişlerini fırçalaması, son olarak da salona gidip her zaman televizyon karşısında okurken uyuyakaldığı haftalık dergilerden gelişigüzel bir tane alıp yatak odasına dönmesi, her gece tekrarlanan ve sırası ya da uygulama şekli değişmeyen bir ritüeldi artık.

Ritüel yöntemine uygun şekilde yerine getirildikten sonra yatmak için yatağa girdi, dergisinin kapağını açtı ve dün gece okumaya başladığı yazının devamını okumaya başladı. Kelimeler gözünün önünde birbirine giriyor, beyaz sayfanın rengi sürekli olarak değişiyor ve uykunun ağırlığı Selin' in gözlerine iniyordu.

Tam o sırada bir sesle irkildi. Evin kapısı açılıp kapanmıştı. Evet evet, buna emindi. Ama öyle zorlamayla falan değil, sanki biri anahtarıyla kapıyı açmış, sonra da sessizce içeri girmişti. Bir dakika kadar hiç hareket etmeden bekledi yattığı yerde. İçeriden sesler duymaya çalıştı. Hiçbir şey duyamıyordu. Oysa kapının açılıp kapandığına emindi. Kalp atışları hızlanmış, tansiyonu yükselmişti. İçeride neler olduğunu merak ediyor, ama diğer yandan da neyle karşılaşacağını bilmemekten ötürü de korkuyordu. Sonunda dayanamayarak yavaş hareketlerle yatağından kalktı. Mümkün olduğunca ses çıkarmamaya çalışıyordu.Ama sonra birden bu yaptığının daha tehlikeli olduğunu anladı, ve tam tersine avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Belki aniden gelen bu gürültüyle evine giren her kimse kaçar ve Selin de sabah ilk iş bir güvenlik firmasını arayarak evine alarm sistemi taktırabilirdi.

Bağrışlarından sonunda kendi rahatsız oldu ve birden sustu. İçeriden gelen sesleri dinledi. Hiç ses yoktu. Her gece kalorifer sisteminden gelen, ya da üst katta yalnız yaşayan adamın ayak seslerinden ve de mutfaktaki buzdolabının seslerinden ilk taşındığı aylarda çok rahatsız olmuş, sonraları bu seslere alışmıştı. Ama o gece çıt çıkmıyordu.

Devamı - YARIN