Odasının kapısından evin holüne doğru bir adım attı Selin, ve tekrar içeriden gelecek sesleri dinlemeye çalıştı.
Çıt çıkmıyordu. Bir gariplik vardı. Her gece uykusunun en yoğun şekilde bastırdığı zamanlarda tam uyuyakalacağı sırada mutlaka birtakım sesler çıkardı, ve Selin büyük bir panikle yatağında uyanırdı. Am bu gece, tam şu anda hiç de öyle değildi.
Cesaretini toplayarak hole çıktı, iki adım daha attı, tuvaletin kapısına gelmişti. Gözlerini karşıdan hiç ayırmadan kulağını tuvaletin kapısına dayar gibi yaptı. Hiç ses yoktu. Tekrar doğruldu, ileriye doğru üç adım daha attı ve bu sefer de mutfak kapısına geldi. Artık salon kapısıyla arasında yalnızca iki adımlık bir mesafe kalmıştı. Mutfakta da hiç ses yoktu. Buzdolabı bile sanki sessizliğe ayak uydurmak için ses çıkarmıyor gibiydi. Mutfak kapısının hemen karşısındaki evin giriş kapısına gözü takıldı bir anda Selin' in. Selin eve girdiğinde her zaman anahtarıyla evin kapısını bir tur kilitler, üzerine de zinciri takardı. Ama o anda farketti ki, zincir takılı değildi. Bu durum Selin' in nabzının daha da hızlanmasına sebep oldu. Artık elleri terlemeye, ayakları ise korkudan üşümeye başlamıştı. O anda ne yapacağını düşünmeye çalışıyor, ama aklına hiçbir şey gelmiyordu.
Cep telefonu yatak odasında başucunda kalmıştı. Geri dönüp onu almaya ve polisi aramaya kalksa, bu arada çıkaracağı en ufak bir ses başını ciddi şekilde belaya sokabilirdi. O anda salondan hole doğru bir hava akımı hissetti. Sanki içeride rüzgar çıkmıştı, çok hafif bir rüzgar. Hava akımı Selin' in yüzünü yalayarak holün sonuna doğru devam etti. Ve birden çok cılız, incecik bir ışıltı gördüğünü zanneti Selin.
Kapıdan girince salon birkaç adım gittikten sonra sol tarafa doğru dönüyordu. Selin holde mutfak ve evin giriş kapısının tam arasında salon kapısından ise birkaç adım geride durmuş başına neler gelebileceğini düşünmeye çalışıyor, ve bir yandan da artık korku tüm bedenini teslim almaya başlıyordu.
Herşey bir anda oldu !
Nasıl ve ne şekilde olduğunu anlamadan Selin kendini salonun kapısında buldu. Mutfak kapısından salon kapısına doğru attığı o son birkaç adımı hatırlamıyordu bile. Başını çevirdi, ve sola doğru baktı. Salonun en uç köşesindeki sallanan koltuğun üzerindeki ışık yanıyor, sallanan koltuk sallanıyordu...
DEVAMI - bir süre sonra...
Neden yaşıyorum ? Ben neden varım ? Her sabah uyanmak ve güne başlamak için iyi bir nedenim var mı ? İşte bütün bu sorular kafamda dans ededursun, ben yaşam amacımı bulmak için çıktım bir yolculuğa. Bu sebeple de yazıyorum işte öyle, içimden geldiğince ve de dilim döndüğünce...
10 Haziran 2010 Perşembe
4 Haziran 2010 Cuma
Bugünü Pas Geçmek Istiyorum...
Aslında ben de istemiyorum böyle olmasını.
Bu kadar değişken bir ruh hali nasıl yoruyor, anlatamam.
Bir gün uyanıyorum herşey tozpembe, hayat çok güzel, insanları seviyorum.
Ama o gün bitiyor, yatıyorum kalkıyorum, bir bakıyorum öyle bir gün başlamış ki,
O günü pas geçmek mümkün mü acaba diye sormak istiyorum.
Hayır, eğer böyle bir hakkım varsa, ben pas diyorum !
Ama sanırım yok, zira şimdiye kadar hiç pas geçmedi...
*******
Dün bir arkadaşımla kahve içiyorduk, o söyledi :
"Sen herşey düzelsin diye bir kıvılcım bekliyorsun,
Ama öyle bir şey yok, biliyorsun değil mi ?" diye...
Gerçekten yok mu ?
N'olur biri ya da birileri olduğunu söylesin...
*******
Tam bir yıl olmuş, işi gücü bırakıp "istirahat"e çekilmem.
Ve bu bir yıl nasıl çabuk geçti, hiç farkında bile değilim.
Bu iyi bir şey de olabilir, ya da kötü bir şey de.
Nereden baktığınıza göre değişir.
Ileriye doğru baktığımda, bu geçmi bir yıl beni korkutuyor,
Çünkü o bir yılda pek çok şey oldu, pek çok değişik tecrübe yaşadım.
Ama artık ileriye doğru gitmek, artık hayatımı kazanabilmek için yeniden bir şeyler yapmaya başlamak gerektiğini hatırlatıyor.
Geriye dönüp o bir yılı şöyle gözümün önünden geçirdiğimde ise,
"Iyi ki yapmışım !" diyorum...
Bu kadar değişken bir ruh hali nasıl yoruyor, anlatamam.
Bir gün uyanıyorum herşey tozpembe, hayat çok güzel, insanları seviyorum.
Ama o gün bitiyor, yatıyorum kalkıyorum, bir bakıyorum öyle bir gün başlamış ki,
O günü pas geçmek mümkün mü acaba diye sormak istiyorum.
Hayır, eğer böyle bir hakkım varsa, ben pas diyorum !
Ama sanırım yok, zira şimdiye kadar hiç pas geçmedi...
*******
Dün bir arkadaşımla kahve içiyorduk, o söyledi :
"Sen herşey düzelsin diye bir kıvılcım bekliyorsun,
Ama öyle bir şey yok, biliyorsun değil mi ?" diye...
Gerçekten yok mu ?
N'olur biri ya da birileri olduğunu söylesin...
*******
Tam bir yıl olmuş, işi gücü bırakıp "istirahat"e çekilmem.
Ve bu bir yıl nasıl çabuk geçti, hiç farkında bile değilim.
Bu iyi bir şey de olabilir, ya da kötü bir şey de.
Nereden baktığınıza göre değişir.
Ileriye doğru baktığımda, bu geçmi bir yıl beni korkutuyor,
Çünkü o bir yılda pek çok şey oldu, pek çok değişik tecrübe yaşadım.
Ama artık ileriye doğru gitmek, artık hayatımı kazanabilmek için yeniden bir şeyler yapmaya başlamak gerektiğini hatırlatıyor.
Geriye dönüp o bir yılı şöyle gözümün önünden geçirdiğimde ise,
"Iyi ki yapmışım !" diyorum...
Yayınımıza Kısa Bir Süre İçin Ara Vermek Zorunda Kaldık, Özür Dileriz...
Sinir hatlarımızda oluşan, pardon yani link hatlarımızda oluşan bir sorun sebebiyle yayınımıza bir süre ara vermek zorunda kaldık.
Bence alıcılarınızla oynamayın, çünkü çok fazla oynadınız mı, bir daha eski haline getirmek çok zor oluyor.
Söylemedi demeyin...
Şimdi, Türkçe sözlü hafif batı müziği ile yayınımıza devam ediyoruz...
Bence alıcılarınızla oynamayın, çünkü çok fazla oynadınız mı, bir daha eski haline getirmek çok zor oluyor.
Söylemedi demeyin...
Şimdi, Türkçe sözlü hafif batı müziği ile yayınımıza devam ediyoruz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)