15 Şubat 2010 Pazartesi

Yüklerinden Kurtul ! Onlar Seni Yavaşlatacaktır...

Daha önce yazmıştım "birine ya da bir şeye ihtiyaç duymamak, bizi özgürleştirecek" diye...
Buna gerçekten de inanıyorum.
Zira bugünlere hep bir şeylere, ya da birilerine ihtiyaç duyacak şekilde geldik. "E peki kötü mü oldu, bunun herhangi bir sakıncasını mı gördün de, şimdi bir anda "benim hiçbir şeye ihtiyacım yok !" demeye başladın sen Memo" diye soranlara verebileceğim cevap, belki de gerçekten kimseye ya da hiçbir şeye ihtiyacımız olmadan yaşayabileceğimiz umudundan başka bir şey değildir.

Aslında benimki bir iddia de değil zaten, ya da bir kurtuluş yolu hiç değil.
Sadece hayatımızdaki bağımlılıklardan kurtulmanın, bu uzun hayat yolunda yürürken bizi rahatlatacağına olan inancım.

Nasıl ki çölde yolculuk yapmanın ilk kuralı çok az şey taşımaksa, bana göre hayat yolculuğumuzun da en önemli kurallarından biri, bizi yavaşlatma ve duraklatma ihtimaline karşın, yüklerimizden kurtulmaktır.
Çünkü biz bu hayata çıplak geliyorsak, hiçbir şeye sahip olmadan, sadece kendimiz, zihnimiz, bedenimiz ve ruhumuz, o halde bu hayatta yolculuk yaparken de tek ihtiyacımız bu kutsal üçlüdür diye düşünüyorum.

Zaman içinde önce bebeklik, sonra çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerimiz boyunca pek çok şey yüklenir omuzlarımıza.

Bu yüklenenler bir süre sonra öyle ağır gelmeye başlar ki, artık bırakın hayatta koşmayı, yürümekte hatta oturduğumuz yerden, hatta ve hatta sabah uyandığımızda yataktan kalkmakta bile zorlanmaya başlarız.

Bu yükler çok çeşitlidir : kimilerimizin yüklerinin büyük çoğunluğu ailenin ve yakın çevrelerinin beklentilerinin karşılanması, kimilerininki ise çoğunlukla birilerini gururlandırmaya yönelik davranışlar, çoğumuzun ise bu fiziksel yaşam alanında fiziksel olarak zenginliğe ulaştığımızı gösterecek ağırlıklar, hem ağırlık ölçüsü hem de parasal değer anlamında ağırlıklardan bahsediyorum...

Ve bütün bu yüklere bir de kişisel korkular, endişeler, tatminsizlikler ve kendine karşı acımasız ve yargılayıcı yaklaşımlar da eklenince, o bedenin bu yükler altında ezilmemesi ve üstüne üstlük bir de hareket edebiliyor olması, evrenin en büyük mucizesi değildir de nedir, biri bana bunu söyleyebilir mi...

Bu yüzden de bana göre en değerli yardım, yardım edilen kişinin yardım edene ne kadar bağımlı ve muhtaç olduğu ve onun bu çaresizliğinin ya da muhtaçlığının o an için sona erdirildiği değil, bu yardım ile yardım edilen kişinin sonrası için hayatında kendi ayakları üzerinde durabilmesinin mümkün hale geldiği, en azından ileriye doğru bir adım atmasının yüreklendirildiği, ona bu imkanın verildiği yardımdır.
Sonuçta kişi istekli olmadığı sürece ona kimse yardım edemez. Bu hepimiz için geçerli.
Ama en azından istekli olmasa bile herkesin farkındalığını yükseltmek için hepimizin yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyorum.

Ve ufacık da olsa, birbirimizin hayatlarındaki farkındalıklarımızı yükseltmeye çalışmanın, yardım ettiğimiz kişi kadar, bizi de özgürleştireceğine inanıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder