5 Şubat 2010 Cuma

Birine Ya Da Bir Şeye Ihtiyaç Duymamak, Bizi Özgür Kılacaktır !...

Zira özgürlüklerin en büyüğüdür, kimseye ya da hiçbir şeye ihtiyaç duymamak.
Ve buna herşey dahil, yemek dahil, arkadaş dahil, sığınılacak ev dahil, verilecek sevgi dahil...

Tabi ki bunların hiçbirine ihtiyacımız yok, bunları boşverin demiyorum, diyemem de zaten.
Demek istediğim, bunları sadece seçiminiz olduğu için alıyorsanız veya veriyorsanız, ne ala.

Ama sadece sahip olmak, sahip oldukça da daha da çok sahip olmak ve insanoğlunun bundan binlerce yıl önce yaptığı gibi, "biriktirmek" alışkanlığını keşfettiği an itibarıyla korkuyu da beraberinde getirmesi sonucu ortaya çıkan ikilemi yaşayarak, yani "ya biterse ?" korkusuyla sahip olduklarınızı biriktirmeye başladığınız andan itibaren, bilin ki o biriktirdiğiniz neyse, sevgi de olabilir, para da, ya da belki de şefkat, o her neyse, eninde sonunda bitecektir !...
Çünkü korku kaynaklı davranışınızın sonunda evren size korkunuzu, hissettiğiniz en gerçek haliyle yaşatmak için tüm gücünü seferber edecektir, ve emin olun ki evren bu konuda çok ama çok iyi, hiç zorlanmayacaktır.
Aslında kimse bunu istemiyor, sadece siz istiyorsunuz, ve işin komiği, siz de bunu niyet etmemenize rağmen, sadece egonuzun "sen sen ol, hazır şu anda elinde varken gel koy kenara, hatta bak oradaki arkadaşının elinde de var biraz, ne yap et, onun elindekini de al, ben sana söylüyorum, yarın öbür gün ihtiyacın olur, o zaman "nereden bulucam ben şimdi?" diye sorar durursun..." şeklindeki yüksek sesle seslenişlerine kulak verdiğiniz sürece, bu korkularınız eninde sonunda mut-la-ka gerçek olacaktır, olmadığı daha görülmemiş...

Ihtiyaç duymamak büyük özgürlüktür, ve bizi korkudan özgürleştirir.
Bir şeylere sahip olamayacağımız korkusu -yeterince para, deniz kenarında bir yazlık, belki bir çocuk ya da bir eş- ; sahip olduğumuz şeyleri kaybetme korkusu -sahip olduğumuz iş, eş ya da arkadaşlar- ; ya da bazı şeylere sahip olamazsak mutlu olamayacağımız korkusu -vitrinde gördüğünüz o çanta, ya da yeni çıkan bilmem kaç bin lira fiyatlı cep telefonu...- bizi hep onlara ihtiyaç duyar hissettirir, ve bunun aslında alkol ya da uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı da yoktur.
Biliyorum şimdi bazıları diyecek ki "Olur mu canım öyle şey, sen de amma yaptın haaa. Uyuşturucu bağımlısı insanların görmüyor musun hallerini, elleri ayakları titriyor, konuşamıyorlar, ruh gibi dolanıyorlar...".
Bunu diyenlere soracak tek bir sorum var : "Siz kendi halinizi görmüyor musunuz ?"

Ikincisi de, ihtiyaç duymamak bizi öfkeden özgürleştirir, ki öfke de korkunun ilanıdır.
Korkacak bir şeyiniz yoksa, öfke duyduğunuz bir şey de yoktur.
Istediğiniz bir şeyi elde edemezseniz öfke duymazsınız, çünkü istediğiniz şey sadece bir tercihtir, ihtiyaç değil.
Bu yüzden de elde edememe olasılığıyla bağlantılı bir korkunuz yoktur, öfkeniz de...

Insan iç huzurunu bulduğunda bir kişinin, yerin, koşulların, sahip olunanların ya da sahip olunamayanların ve olayların olup olmamasının hiçbir önemi kalmaz, bunların hiçbiri içsel deneyimlerimizi belirlemez, çünkü bunların hiçbiri bizim ihtiyaçlarımız değildir artık, ve bu yüzden de bunlarla ilgili hiçbir korkumuz da yoktur, olmadılar diye öfke de duymayız kimseye ya da hiçbir şeye karşı.

Bilmem, anlatabildim mi ?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder