20 Ocak 2010 Çarşamba

Hayata Bir De Bu Pencereden Baksak Diyorum...

Bir yapabilsek, söylenen kelimelerin arkasına bir bakabilsek !

Sadece yazılanların değil, aynı şekilde söylenenlerin de arkasında pek çok farklı anlamların, çok çeşitli duyguların olduğuna inanıyorum ben. Ve bu yazılanların ya da söylenenlerin arkasına bakabilmek, işte o oldukça bilgelik ve de sevgi dolu bir kalp gerektiren bir oluş hali, yapış değil.

Bilgelik, yaşanmışlıklardan ve bu yaşanmışlıklardan çıkarılan tecrübelere, derslere; içimizdeki sevgi ise tamamen hayatın hangi tarafında, olumlu ya da olumsuz, olduğumuzdan geliyor sanki. Ve bence herkesin hayatın hangi tarafında olduğu genel olarak bellidir. Bu yüzden bazı insanlar ilk gördüğünüz anda sizi kendilerinden öyle bir uzaklaştırırlar ki, yanlarına isteseniz de yaklaşamazsınız. En azından ben böyle insanlar tanıyorum, etrafımda varlar. Önemli olan ise, o insanların ne kadar kötü, ne kadar olumsuz, ne kadar huysuz, ya da taş kalpli oldukları değil. Çünkü o onların hayatları, ve kendi seçimlerini yaşıyorlar, ben de kendi hayatımı ve seçimlerimi. Önemli olan bence, bir seçim yapmak, ve o seçimi yaşamak, ve o seçimin sonuçları ne olursa olsun, onları kabul etmek, hata yaptıysanız o hatalarınızdan ders almak ama daima ileri gitmek. Bilgelik de zaten, yapılan bu seçimler ve bu seçimlerin sonunda yapılan hataları görerek sonuçlarına katlanmak, ama gerekli dersleri de alarak bir sonraki seçimde bu tecrübelerden yararlanarak ileriye gitmekten başka bir şey değil.

Hayata olumlu yaklaşan ve yaşamaktan keyif alan insanları, daha onları ilk gördüğünüzde anlarsınız. Bu onların çok şanslı, zengin, başarılı, sevgi dolu bir aile içerisinde yaşıyor olmalarından gelmez genellikle. Bu onların içinde yaşayan, onlara her sabah uyanma gücü ya da yaşadıkları arka arkaya pek çok başarısızlığa rağmen denemeye devam etme cesaretini veren, o güne kadar aşık oldukları ya da herşeyden çok sevdikleri ve uğruna herşeyi göze aldıkları, kalplerini tamamıyla açtıkları o sevgili, eş ya da hayat arkadaşından ayrıldıktan sonra bile onu sevmeye devam edebilme, ve ona kalbinin derinliklerinden tüm samimiyeti ve sıcaklığıyla teşekkür edecek kadar eşsiz bir kalbi barındıracak kadar büyük bir sevginin gücüdür. Ve o sevgi, onların başına ne gelirse gelsin, hayata karşı hep olumlu bakabilme ve her sabah uyandıklarında hayatın karşılarına çıkaracağı deneyimlerle ilerleme fırsatını yaratan güçtür.

Bir insan hayatında kaç kere hata yapar ? Ya da insan hayatında kaç kere başarısız olur ? Peki ya reddedilme, ya da küçük düşme, onları kaç kere yaşar insan hayatında ? Belki bununla ilgili olarak kesin bir rakam vermek zor. Kesin olan tek bir şey var ki, o da bunları ne kadar az yaşamışsa insan, hayatını da o kadar az yaşamıştır. Kısacık bir hayat, yanlışsız, başarısızlık nedir bilmeden, hiç reddedilmeden ya da küçük düşmüş hissetmeden geçen bir hayat...

Ben artık kelimelere takılmamayı seçiyorum. Okuduğum ya da duyduğum kelimelerin arkasındaki gizli anlamları, ve belki de sadece benim hissedebileceğim duygulara ulaşmaya çalışıyorum.

Henüz bilgelik seviyesine eriştiğimi iddia edecek kadar kendini bilmez değilim. Ama sevgi dolu büyük bir kalbe sahip olduğumu hissediyorum, çünkü son günlerde sabahları müthiş bir heyecan ve merak içerisinde uyanıyor, ve günün getireceklerini görmek için dinmeyen bir istek duyuyorum.

Ve bu pencereden hayata baktığımda, hayat daha bir güzel görünüyor gözüme...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder