14 Kasım 2009 Cumartesi

1 Ayın Sonunda...

Evet yaaa, ben de inanamadım, "1 ay olmuş mu ?" dedim kendi kendime bu sabah, Sabiha Gökçen Havalimanı' na indiğimde.

Aslında ben demedim, pasaport kontrolündeki polis memuru dedi, "1 aydır nerelerdeydiniz Mehmet Bey, biz de sizi arıyorduk !" demez mi..

"Hayırdır, ne ola ki ? Yoksa Ergenekon' da son dalga, 20 günden fazla yurtdışında kalanları mı kapsıyor ?" diye espritüel bir açılım da ben getirecektim ki, son anda tuttum kendimi, mazallah, ne olur ne olmaz, kaşınmanın alemi yok, "yaban ellerde başına bir şey gelmedi, şimdi ülkene girerken başına bir şey gelirse, gerçekten diyecek, düşünecek, ve bundan sonrası için umut edilecek geriye hiçbir şey kalmaz, Memo!" deyip gülümsemekle yetinince, polis memuru da kendine geldi ve "Buyrun Mehmet Bey, hoşgeldiniz Türkiye' ye.." diyerek kendi de devlet memurluğunu hatırladı herhalde, ne bileyim ben...

Neyse efendim, sonuç olarak, bugün itibarıyla tam tamına 1 ay olmuş.

Bu geride kalan 1 ay içerisinde pek çok yer gezdim, pek çok olay yaşadım, yeni bir sürü insan tanıdım, hemen hemen hepsi tabii ki aklımda, ama bazı anlar var ki, onlar ömrümün sonuna kadar, sanki yeni olmuşcasına tazeleğini koruyacaklar.

Çünkü o anların özelliği, daha önce bugüne kadar hissetmediğim şeyleri bana hissettirmeleri idi. Bu kimi zaman bir şehir ya da bir yapı oldu - Casa Batllo gibi, ya da Sintra gibi, ya da Sicilya gibi... - ya da kimi zaman da kişi ve kişiler - Palermo' da Giuseppe, Anja ve Ada, çatlak Margaret ve Mathew gibi, ya da Madrid' deki Antonio, ya da Porto' daki Israilli Daphne, ve tabii ki muhteşem Avustralyalı ikili, Dave ve Jessica...

Ben her zaman şuna inanmışımdır : Şehirleri ve anları güzel yapan, kesinlikle ve kesinlikle o şehri ve o anı birlikte yaşadığınız kişi ve kişilerdir...

Dolayısıyla Roma' yı çok beğeniyor olabilirim, evet muhteşem bir şehir, aynı şekilde Paris de öyle, ya da kimilerine göre Isviçre' nin tamamı - bu gerçekten doğru, Katanya' da kaldığım hostelde tanıştığım Mark adındaki Avustralyalı çocuk, o yaklaşık 5 aydır geziyormuş, Avrupa' nın görmediği yeri kalmamış, ve "en çok nereyi beğendin peki ?" diye sorduğumda cevap olarak "genel olarak bütün Isviçre' ye aşık oldum, kesinlikle 1 numaram !" demesini hiç beklemiyordum, açık söyleyeyim.

Ama oluyor, demek ki Mark için Isviçre' yi özel kılan bir şeyler ya da birileri olmuş - ki olmuş, onu da anlattı, dolayısıyla bana da olsa aynı şeyler, ben Isviçre vatandaşlığına geçmek için saniye kaybetmem, bu kadar da açık konuşuyorum...- ve aynı şey benim için de 3  yer için söz konusu :

Birincisi, kesinlikle ve kesinlikle Sicilya, özellikle de Palermo ve çevresi. Bu şehirde yaşadıklarım, gördüklerim, Sicilya insanlarının o heyecanlı ama bir o kadar da sıcak ve canayakın tavırları, ama özellikle Palermo ve çevresindeki inanılmaz doğa, deniz, muhteşem Italyan ve Ispanyol mimarisi, ve tabii ki yemekler...

Ikincisi, her ne kadar şehri çok fazla beğenmemiş olsam da, o şehirde yaşadıklarımı hayatımın sonuna kadar unutmayacağımı, ve o şehirde geçirdiğim her anı en ince detayına kadar kalbimde saklayacağımı ben de, o da, tüm şehir de biliyoruz..Tabii ki Lizbon...

Ve son olarak da, Barcelona. Şehrin o cıvıl cıvıl hali, havasının yaz-kış sürekli sıcaklığı, yemeklerin enfesliği ve muhteşem Gaudi' nin eserleriyle aynı şehirde olduğunu bilmek bile insana inanılmaz bir güven, sevgi ve iç huzur veriyor, gerçekten...

Sonuç olarak, yolculuk burada aktif olarak bitmiş olabilir, ama emin olun ben size bu yolculuktan yazacak daha tonlarca yazı bulur, çıkarır ve üşenmeden hepsini de yazarım, ve yazacağım da...


Ve bunu yaparken, daha önce sizinle bu sayfada  paylaşmadığım ama görülmeye değer olduğuna inandığım bazı fotoğraflar eşliğinde yapıyor olacağım.

Ve ilk fotoğraflar da, son gezdiğim Sicilya' nın küçücük, minicik, miniminnacık Siracusa kasabasından. Ama küçük dediğime bakmayın, yazın burası ana-baba günü oluyormuş, zira mekan muhteşem, deniz gıcır, acaip romantik, ve Godfather' daki bazı infaz sahneleri de burada çekilmiş, dolayısıyla köprü altı mekanları falan da gayet uygun :)


 Siracusa sahilinde yanyana muhteşem kafeler ve restaurantlar var




Siracusa Duomo Meydanı - Godfather I' de bu kilise çıkışında infaz gerçekleştiriliyormuş

Ben artık buradayım, Istanbul' dayım, ve bundan sonra da Istanbul' u keşif turları yaparak, Istanbul hakkında bulduklarımı sizlerle paylaşıyor olacağım. Umarım Ispanya, Italya ve Portekiz kadar eğlenceli ve sevgi dolu olur o keşif turlarım da. Zira sadece şehirleri keşfetmek olmadığından benim amacım, kendimden de bir şeyler bulabilmeyi, kendimi de bu Istanbul' da yeniden bulabilmeyi umut ederek yola çıkıyor olacağım.

Ehhh, o zaman, bana müsade, hazırlanmam lazım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder