18 Ekim 2009 Pazar

Barselona 4.Gün

Barselona' da günlerden Cumartesi, ve yine güneşli, açık ve hafif serin bir gün yaşanıyordu.
Otelimin minicik, miniminnacık ama şirin odasını terkedip "kahvaltıda ne yesem acaba ?" soruları içinde kendimi dışarı attığımda sanırım saat 10,5 gibiydi.
Otelin hemn yanındaki şirin mi şirin pastanede güne kuru hasan ve kahve ile başlamaya karar verip kahvaltıyı biraz daha yaratıcılıktan uzak, tembel işi haline sokup bu açığı akşam yemeğinde kapatma kararıyla, kahvaltı bir güzel edildi, ve artık sıra Pazartesi günü gitmeyi planladığım Madrid için tren bileti almaya geldi.
Bir önceki gün karşılaştığım yoğun kalabalık sonrasında bu sefer daha makul bir sıra numarası alıp, başladım beklemeye. Nitekim yaklaşık yarım saat sonra sıram geldi ve Pazartesi akşamı 22:20' de Sants istasyonundan hareket edecek olan Madrid eskpresinin kuşetli kısmında yerimi aldım.
Bekle beni Madrid, Memo geliyor....

Artık Barselona şehir turunda kaldığım yerden devam edeyim bari diyerek, günün rotasını önce belediye binası ve meydanı, sonra Katedral ve son olarak da Gaudi' nin meşhur tasarımlarından olan Casa Battlo olarak belirledikten sonra, ilk durağıma doğru La Rambla' nın yolunu tuttum - tabii ki metro, ne sandınız, yürüyecek halim yok o kadar yolu, ve artık öğrendiniz herhalde, yeşil L3' ü alıyorsunuz, inilen istasyon neydi, dünden hatırlıyor olmanız lazım...Ohooooo, sanırım ben yazıyorum, ben okuyorum, kimsenin haberi yok ne yazdığımdan, ya da eskiden benim çok sık yaptığım gibi, sadece resimlere bakıp "aaaa, şu Memo da ne şanslı çocuk yaa, bak ne de çok geziyor!" diye atıp tutuyorsunuz sanırım ey izleyici grubu ! Aloooo, uyanın uyanın, burada ciddi bir iş yapıyoruz, her gğün oturup bunları yazmak için ne kadar uğraşıyorum, haberiniz var mı sizin !...

Neyse, kendime geleyim en iyisi, ama arada insanları sarsmak önemli, daha çok okunmak için reyting arttırma yöntemi olarak uygulayayım dedim, umarım sahip olduğum 3-5 okuyucuyu da bu fırça (!) sonrası kaybetmem, haydi hayırlısı :)

Evet efendim, ilk durağımız Placa de Sant Jaume' deki 14.yy' dan kalma belediye sarayı, yani Casa de la Ciutat. Binanın içine giriş yapılmıyor, ama aldığım bilgilere göre içeride eski Katalan hükümeti başkanlarından 1.Jaume ve Joan Fiveller' e ait pek çok heykel ve resimler bulunuyormuş.



Belediye binasının tam karşısında ise, 1403' ten beri Katalan Hükümetinin merkez binası olarak kullanılan Palau de la Generalitat var.



Bu binaları dışardan şöyle bir süzdükten hemen sonra, iki binanın arasından, Katedral' a doğru yol alıyoruz.



Ve "aman tanrım, o müzik de nerededen geliyor ?" soruları beynimde uçuşurken müziği takip edip, sonundan katedralin hemen köşesinde konuşlanmış iki Ispanyol' un yaptıkları muhtelem Ispanyol müziklerini dinliyorum, bi 10-15 dakika falan. Hatta adamların CD' lerini de almayı ihmal etmiyorum. Ileride bu günlerimi hatırlayıp "Pehhhh, ne güzel günlerdi yahu, ne de güzel gezmiştim, işsizlik mişsizlik hakgetire, bi de sen kalk Avrupa seyahati yap, pes doğrusu, sorumsuzluğun u kadarı yani!..." diyebilmek için kendime mümkün olduğunca fazla kanıt toplamaya çalışıyorum...

Katedral muhteşem bir yer. Yapımına 1298' de Jaume I' in emriyle başlanmış, ama yapının tam anlamıyla tamamlanışı 1905, yani basit bir matematikle yaklaşık 1900-yaklaşık 1300 eşittir, yaklaşık 600 sene. Insan "hey maşallah, biraz elleri ağırmış Ispanyollar' ın" demeden alamıyor kendini. E tabii, siestayı bu kadar abartırlarsa, olacağı budur. Neyse, içeride neler var, katedralin avlusunda - Arkadlı Avlu diye geçiyor, bilin diye söylüyorum, cahil kalmayın - üzerinde Aziz George heykeli olan bir çeşme var. Aziz George da, o zamanlar şehrin koruyucularından olduğuna inanılan zatlardan biri, bir diğeri ise Azize Eulalia. İçerideki koro bölümünün oradaki demir parmaklı ve içeri girilemeyen bölümde de Azize' nin şehit edilişi anlatılıyor, ve Kripta' da da inançları yüzünden adi Romalılar tarafından öldürülen Azize' nin lahti var.


Aziz George Çeşmesi


Azize Eulalia Lahiti



Koro sıralarında oturup bir süre ayini dinledikten, ve yazılarımı yazdıktan sonra, katedral turumu tamamlayıp bir sonraki ziyaretim için katedral dışına çıktım, ve La Rambla' ya çıkıp Catalunya caddesine doğru yürümeye başladım.

Yolda sandviçle öğle yemeğimi geçiştirip, Casa Batllo' ya geldim. Casa Batllo, Josep Batllo i Casanovas' ın şiparişiyle Passeig de Gracia' meydanında Gaudi tarafından yapılan, ve daha önceden varolan iki binanın dönüştürülmesiyle son halini alan bir bina. Ve içinde bidiğin oturuyor insanlar. Eskiden Batllo ailesi yaşıyormuş bu binada, ve binanın dış yüzeyinin fırtınalı bir günde dalgaları temsil ettiği, binanın çatısındaki yapının ise şehrin koruyucusu Aziz George' un ejderhayı öldürmesini temsil ettiğini anlattılar. Artık ben onların yalancısıyım, ister inanın ister inanmayın, o da benim problemim değil !...


Ejderhanın sırtı ve kahramanımız, yok yok Aziz George değil, Aziz Memo


Kapı tamamen yamuk yumuk

Binada düz hiçbir yüzey yok, şaka gibi, herşey dalgalı, herşey yuvarlatılmış, tavanda kadın göğsüne benzeyen kabartmalar - buradan Gaudi' nin de pek normal olmadığı açıkça ortaya çıkıyor -, ya da meydana bakan binanın dış cephesindeki pencerelerin kesitleri gerçekten normal bir insanın tasarlayacağı şeyler değil. Kesin uzaylıların parmağı var bu işte, bana öyle geldi, kim ne derse desin !...


Yorumsuz

Evet sayın seyirciler, bugünkü Barselona turumuz da burada sona eriyor, zira ben daha otele dönüp duş muş alıp, akşam yemeği ve sonra da Cumartesi eğlencesi için hazırlanacam. Program mı ne akşam için, önce Orio diye bir Tapas Bar' da yemek, ardından buranın meşhuuuuurr Jazz Club' larından olan Harlem Jazz Club' ta canlı Salsa çalacaklarmış, ve çok iyiymiş grup. Sonra da oradan Roxy, ve ardından da Hard Rock Cafe.

Daha önce de olduğu gibi, günün bu kısmıyla ilgili fotoğraf veremiyoruz, alkol şişede duduğu gibi durmuyor zira, falso vermeyelim...

Adios amigos...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder