2 Ekim 2009 Cuma

Dünya Senin İçinde, Gördüklerinin Ötesine Bak !...

Unut bütün kitaplarda yazanları !

Dünya senin içinde, herşey senin beyninde. Gördüklerinin ötesine bak, aradığını orada bulacaksın !

Seni tutan, yapabileceklerini yapmanı engelleyen, kendin olmana izin vermeyeni bulduğunda özgür olacaksın.

Özgür olduğunda, kendin olduğunda, yalnızca kendin, sen eyleme dönüşeceksin.

Eylem seni özgürleştirecek...


Bu sesleri duyduğumda, aldığım alkolün etkisi diye düşündüm. Ama öyle değildi, bunu birkaç dakika sonra anladım, çünkü alkol almamıştım ki dün gece. Son birkaç gündür seyrettiğim filmlerden kopuk kopuk sahneler de gözümün önünden birbirlerine montajlanmışçasına sanki tek bir filmmiş gibi geçmeye başlayınca , anladım ki mesaj gelmeye başladı.

Mesajın ne zaman ve nasıl geleceğini hiç bilmemekle birlikte, bu bilinmezlik hayatımda ilk defa hoşuma gidiyor diyebilirim. Bugüne kadar bilinmezliklerden hep uzak durmaya çalışmış, mümkün olduğunca da onlardan kaçmışımdır. Ama ilk defa hayatımda bu bilinmezlik bana huzur veriyor. Ilk defa hayatımda bilmediğim bir şey için endişe duymuyorum. Tam tersine, bu bilinmezlik bana hayata daha da güvenme eğilimi yaratıyor, ve beklentilerimi azaltıp “hayattan ne gelirse kabulümdür” fikrini benimsetiyor. Kadercilikten daha farklı bir şey bu. Öyle Polyannacılık falan da değil, tam olarak güvenme ve huzur hali aslında. Ve tam olarak da, kendini dünyanın merkezinde hissetme, ve aynı zamanda herkese ve herşeye de en yukardan bakma durumu...

Zıtlıkların birarada olduğu, ve bundan doğan müthiş bir birlikteliğin içimdeki eksiklikleri giderdiği, cevabını aradığım bütün soruların bir anda kaybolduğu, ve herşeyi bilme hali. Tabii ki bir anda Einstein zekasına erişmekten bahsetmiyorum, zira o da zaten hiçbir şey bilmediğini itiraf edecek kadar mütevazi bir dehaydı.

Nasıl ve neden sorularını sormadan, bazı şeylerin olduğunu öylece kabul etmek. Esas huzur burada yatıyor galiba. Tıpkı elektriğin nasıl elde edildiğini bilmememize rağmen onu hayatımızın her alanında gayet cömert bir şekilde kullanıyor olmamız gibi, ya da otomobilinizin motor kapağını açtığınızda karşılaştığınız görüntü karşısında hissettiğiniz “hayal kırıklığına” rağmen, o otomobilden inmeden bir hayat geçirmemiz gibi...

Gördüklerimin ötesinde, bambaşka bir hayat var aslında. Benim daha önce hiç farkında olmadığım, aklımın ucundan bile geçmeyecek kadar basit bir hayat. Onu bu kadar zor ve çözülemez hale getiren de, maalesef sadece bizleriz.

Peki ama neden ?

Çünkü biz zoru severiz. Burnumuzun dibinde olanı görmeyip, aradığımız cevabı hep bizden en uzak köşede ararız. Tabi sonuçta herşey bir seçim. Hayat da seçimlerle şekillendirdiğimiz kendi oyunumuz.

Ben bundan sonra kendi hayatımı romantik komedi türünde oynamaya karar verdim. Çünkü aslında gördüklerimin ötesinde, sadece eğlence ve mutluluk var. Gerilim ve macerayı ise, biz sonradan eklemişiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder