30 Ekim 2009 Cuma

Prag Notları...

Prag' daki ilk gün, Nihocuğum' un 29 Ekim tatili dolayısıyla Allah' ın Prag' ında da tatil yapmasına olanak vermesi sebebiyle harika bir kahvaltı ve ardından da Niho' yla yapılan uzuuunnn bir sohbetle başladı.
Maalesef bu sırada canımızdan çok sevdiğimiz David çalışmak ve eve ekmek getirmek zorundaydı :)





Daha sonra Viyana' dan bize katılacak olan Irmak' ı karşılamak üzere, Prag metrosuyla 3-5 durak giderek, Irmak' ın treninin geldiği Holosowicze durağına gittik.








Irmak' ı da aldıktan sonra "hadi birşeyler yiyelim, sonra da dolanırız.." dediğimizde, başıma geleceklerden habersiz bir şekilde, gayet mutlu mesut Prag sokaklarında yürümenin tadını çıkarıyordum.

Niho bizi çok sevdiği, ve oldukça popüler bir mekan olduğunu söylediği Cafe Cafe isimli mekana götürdü. Masamıza oturup yemeklerimizi sipariş edinceye kadar herşey yolunda gidiyordu.





Ama sonra ne olduysa oldu, bir hır-gür, kavga-gürültü kopuverdi, ve olan yine bana oldu, suçlu da ben oldum, işin kötüsü kahvemi de içemeden mekanı terkettik ! Ayrıntı veremiyorum, zira ayrıntı verdiğim takdirde Prag' da yatacak bir yerim kalmayabilir, di mi Nihocum :)

Sonuç olarak kızlar bana kızgın, ben kahvemi içememiş olmanın verdiği hayal kırıklığı ve tatminsizlik, ama yine de rahat, gevşek ve de umarsız - ki bu onları iyice çileden çıkartıyor, bunu da biliyorum :) - yakındaki bir başka cafeye oturduk.




Neyse ki ben olay çıkmadan önce bu cafede kahvemi içmiştim, hem de tedbirli davranıp iki tane birden içtim ki, ne olur ne olmaz, ben en azından vücudumun kafein ihtiyacını karşılamış olayım, nitekim iyi de yapmışım, zira burada da hesap geldiğinde yine ufak çaplı bir kriz yaşadık :)

Olsun, canımız sağolsun, önemli olan birlikteyiz, Prag' dayız, birazdan David de aramıza katılacak, hatta akşam yemeğine benim daha önceki Viyana-Prag tren yolculuğunda tanıştığım Johanna bile gelecek, bütün bunlar benim mutlu ve umarsız olmama gayet yeterli.

Akşam yemeğinde "Ultramarine Grill Restaurant" tayız, ve kızlar zaten daha önceden içtikleri kırmızı şarapların etkisiyle hafif çakırkeyif, biz de David' le biralarımızı afiyetle yudumluyor, ve masada yarı Almanca yarı İngilizce iletişebilme çabaları içerisinde gayet eğleniyoruz...






Yemek sonrası yoğun istek üzerinde, daha önceki gelişimde gittiğimiz "Nebe" isimli kulube gidiyoruz. Ama Persembe aksami olmasinin, ve de saatin de henuz erken olmasinin verdigi etkiyle mekan neredeyse bombos, bizim haricimizde 2-3 masa daha var sadece.



Ve artık ayrılma vakti, zira yarın Niho ve David için çalışma günü.
Hayat bize güzel, onların çalışıp para kazanması lazım.
Ama Cuma akşamı daha iyi bir eğlence performansı bekliyoruz, hem Prag' dan hem de ekipten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder